Skip links

Uçun Kuşlar Uçun İzmir’e Doğru

Neslihan Perşembe
UÇUN KUŞLAR UÇUN İZMİR’E DOĞRU

Ayrı kalındığında hasretin en yoğun hissedildiği kentlerden biridir İzmir. Anadan, babadan, yardan çok özlenen İzmir’dir. İzmirliler böyle durumlarda hiç demediniz mi “Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru” doğru diye? Demekten öte bir kuş olup İzmir’e kanat çırpmayı hayal etmediniz mi? Dedim diyenlerinizi duyuyorum duymasına da, en güzel deyişi Muammer Ketencoğlu “İzmir Hatırası” albümünden söylüyor.
Çok sevdim “Mendilimin Ucuna Sakız Bağladım Sakız” adlı Urla türküsünü. 7-17 yaş arası yazlarımı hep Urla İskelesi’nde geçirdiğim için mi acaba? Belki de mizahi bir kadın ağzı türküsü olduğu içindir. Ya da yaşadığım çokça ayrılıkların artık acı vermemesindendir. En büyük acılardan birini İzmir’den altı aylığına ayrıldığımda yaşadım. Her şey bir yana “Mendilimin Ucuna Sakız Bağladım Sakız” türküsünü çok sevdim, tıpkı 77’den 80’lere uzanan Urla İskelesi’nin o muhteşem halini sevdiğim gibi; zeytin ve incir ağaçları, üzüm bağları, kol kola uzanan dağlar ve de bırakın nefes almanızı engelleyen siteleri, evler bile çok azdı, insanlar toprak kokardı.

Aşkı yaşamak yerine seyretmeye başladığınızda yaşlandınız demektir. Çevreme baktığımda 20’li, 30’lu, 40’lı yaşlarda yaşlılar görüyor ama böyle olmasına şaşırmıyorum. Şaşırdığım gün aşık olmuşlardır. En kısa zamanda şaşırmayı umuyorum. İçinde yaşayanların aşklarıyla bir kent güzelleşir, yaşanılır hale gelir biliyorum. İşte İzmir bu aşklarla güzeldir.

Karşılıklı aşk bir piyango, kimlere çıkacağı belli olmaz. Aşkı tek başınıza yaşıyorsanız bir ağaç gibi yanarsınız. Yanan bir ağaç olsun, orman değil. Orman yanınca aşık olmak çok zorlaşır. Muammer Ketencoğlu, İvi Dermancı, Panagiota Mihalevi ve müzisyen arkadaşları “Esma” , “Alma Miya / Canım Benim” , “Yalo Yalo / Kıyı Kıyı” , “Hürmüz Hanım” , “Milo Mu Ke Mandarini / Elmam, Mandalinam Benim” türkülerinde aşkı çok güzel yorumlamışlar. Nasıl da belli hepsinin aşık oldukları.

Ege ve İzmir denilince ilk akla gelenlerdir cesur, atılgan, haksızlığa gelemeyen zeybekler… Erkeklerin çoğunu ürkütüp bir kısmını da kendine aşık eden kadın zeybekler bir başkadır ve genelde yalnızdır. Şu zaman diliminde çevremde çok görüyorum kadın zeybekleri. Ama sözüm İzmir –Bayındır’dan bir kadın zeybeğine; Salih Urhan’ın derlemesiyle Muammer Ketencoğlu’nun annesinden öğrenerek yorumladığı, Tire’de de iyi bilinen “Alt’ay Oldu Ben Bu Dağı Aşalı” türküsünü eşi Deniz Ketencoğlu o kadar güzel seslendiriyor ki dinlemeye doyamıyorsunuz. Bir anneye ithaf edilen bu türkü bence tüm annelere hediye edilmeli. “Alt’ay Oldu Ben Bu Dağı Aşalı” albümde en çok sevdiğim ikinci türkü.

Zeybeklerin cesur ve mert başları efeler… Efenin yönetiminde zeybeklerin yetiştirdiği genç kızanlar… Kuvay-yı Milliye içinde yer alarak Kurtuluş Savaşımızda kızanlarıyla verdiği destekle hâlâ yaşayan Gökçen Efe, “İzmir Hatırası” albümünde “Gökçen Efem” türküsünde dinlendikçe de yaşatılıyor.
Ve albümün adeta bir özeti olduğunu vurgulayarak kendi verdiği adıyla “İzmir Üçlemesi” için bakın ne diyor Muammer Ketencoğlu: “Türkçe, Rumca ve Yahudi İspanyolcası’nda söylenen ve birbirine çok benzeyen ezgilerin birer kıtasını birleştirerek özgün bir kolaj oluşturdum.” Yine albümde belirtildiği üzere kırka yakın profesyonel ve amatör müzisyenin coşku dolu içten katkısıyla, araştırma, çeviri, derlemeleriyle diğer değerli kişilerin destekleriyle, “İzmir Türk Halk Müziği”, “İzmir Rum Halk Müziğinin Özellikleri Üzerine Notlar” , “İzmir Yahudi Tarihi ve Müziği” üzerine verilen bilgilerin de yer aldığı mini kitapçığı ile “İzmir Hatırası” her İzmirlinin tükenmeden satın alması gereken bir albüm.

Var mısınız Muammer Ketencoğlu ve Zeybek Topluluğu ile 8 Ağustos 2008 günü saat 20:30’da Karaburun’da buluşmaya ve bu güzel yörede dans ederek “Şu İzmir’den Çekirdeksiz Nar Gelir” adlı yörenin türküsünü beraber söylemeye? Gelemeyecek olanlar pencerelerinden ya da balkonlarından kulak kabartsınlar eminin bu güzel ezgileri duyacaklar.