Skip links

Burak Abatay – Birgün Gazetesi Ropörtajı

1. Yine çok sesli, farklı kültür ve coğrafyalardan, hiç bilinmeyen ya da çok az bilinen Balkan türküleri dinliyoruz albümde. Bu yönüyle albümün hikayesini dinlemek isterim sizden.

Balkan Yolculuğu topluluğumun bu dördüncü albümünü, çalmaya başladığımız ilk yıllardan başlayarak hayal ettim. Rumeli türkülerine dair kitaplar topladım. O zamanın dar olanakları çerçevesinde plak ve kasetler de tabi. Türlü isimler koydum o zamanlar albüme . Örneğin biri ”Urumeli Kızlarına” idi. Çünkü Rumelide kadın isimlerine gönderme yapan çok türkü var. İlk üç albümde türlü öncelikler yüzünden repertuar hep çok dilli oldu. Bu noktada Türkçe bir albüm kaçınılmazdı. Repertuar oluşturma aşaması da oldukça zorlu oldu. Albümde en çok Bulgaristan’dan türkü var. Çünkü en çok oradan türkü bulabildim.Ayrıca 4 ‘er tane Makedonya ve Prizren’den, 3 tane Romanya’dan, 1’er tane Kuzey Yunanistan ve Moldova’nın Gagavuz Özerk Bölgesinden türkü yer alıyor. En önemlisi de bu türkülerin Türkiye’de yaz çok az yorumlanmış ya da hiç yorumlanmamış olması. Kayıtlara 2015 Şubatında başladık. Yani yaklaşık iki yıl bu albüm için çalıştık. Azıcık ağır aksak gitti. Ülkemizin yaşadığı yoğun değişim hepimizi moral bakımından etkiledi, zorladı.

2.Kaynak kişiler olarak gösterdiğiniz kimseleri de görüyoruz albüm kartonetinde. Türkülerden nasıl haberdar oldunuz? Bu tanışıklıklar nasıl gelişti?
Bütün kaynak kişilerin fotoğraflarını keşke koyabilseydik. Türkülerin çoğu daha önce kaydedilmiş ya da derlenmiş türkülerdi. Dolayısıyla doğrudan kaynak kişilerle bir araya gelemedik. Tek bir istisnamız oldu. O da ”Aldım Çorap Örmeye” türküsünün kaynak kişisi Emine Albayrak’ dı. Biz de bu fırsatı kaçırmadık hem kendi sesini hem de fotoğrafını albüme koyduk. Bilenler bilir kendimi bildim bileli iyi bir halk müziği toplayıcısı olmaya çalıştığımdan ötürü türlü kaynaklardan bu türküleri keşfettim ve zorlu bir seçimden sonra albüme aldım. Tabi ki grup arkadaşlarımın düşünceleri ni de bu aşamada dikkate aldım. Daha çok türkü var. Umuyorum ki ” Sandığımdan Rumeli Türküleri” bir seri olarak sürer gider ve bizler de dinleyiciyle yeni türküleri buluşturmuş oluruz.
3.Türkçe yazılmış Balkan türkülerinin kaybolma ve unutulma gibi tehlikeleri var mı?
Olmaz mı. Hatta söyleyebilirim ki en büyük tehlike Rumeli türküleri için. Son 150 yıldır oradan oraya savrulan Rumeli insanı bu büyük göçler sırasında canın ve malın yanı sıra kültürlerinin de büyük kısmını yitirdiler. Savaş ve göç ortamlarında türkülerin korunması biraz lükse kaçıyor. Bir de belge sever bir toplum olmadığımız gerçeğini buna eklersek müzik ve kültür ortamının kıraçlığı daha iyi anlaşılabilir. Biz son kalan türküleri bulup çıkarıp dinleyiciyle buluşturmaya gayret ediyoruz. Bunu farklı düzeylerde yapan birçok yerel sanatçı arkadaşımız da var tabiki.
4.Bu durum Balkan dillerinde nasıl?
Balkan devletleri bu konuda bizden çok daha erken derleme çalışmalarına başlamışlar. Çok sayıda türkü kayıt altına alınmış. Radyoda ve kütüphanelerde insanlara sunulmuş. Kitaplar yazılmış . Dolayısıyla eski halk müziği birikimi Balkanlarda oldukça iyi korunmuş diyebilirim. Ama bu müziğin tüketicisi git gide azalıyor. Eski özgün halleri yerine fütursuzca aceleye getirilen düzenlemeler tercih ediliyor.
5. 4 kişilik bir ekipsiniz. Onun haricinde de birçok müzisyenin katkısı var albümde. Kimler yer aldı albümde?

Albüm, bütün çalışmalarımda olduğu gibi yine Kalan Müzik etiketiyle yayınlandı. Kayıtlar da Beyoğlu Kumbaracı Yokuşu’ndaki Kalan stüdyolarında yapıldı.Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Öncelikle albümdeki çekirdek kadromuzu sayayım: Şarkıları bendeniz, Şule Kocaman Saraç ve Selda Koçak Uzuntaş söyledi. Eh ben bir de akordeon çaldım tabi :)) Şule ve Selda ile olduğu gibi 8 yıldır birlikte çalıştığımız arkadaşım Sakip Songelen klarinet ve alto saksafon çaldı. Albümde oldukça kalabalık bir konuk listemiz var. Konuk solistlerimiz Tuba Özatalay ve İlkay Erden şahane sesleriyle iki türkü yorumladılar. Vurmalı çalgılarda Rahmi Göçmen ve Erkan Kanat yer aldı. Kontrbas da önceki çalışmalarımızda da yanımızda olan Umut Sel var. Göksel Baktagir kanun, Erdem Şentürk ud, Özgür Koban keman, Şükrü Kabacı klarinet, Sumru Ağıryürüyen mandolin, Erdem Şimşek saz ve sazbüş , Sercan Bayram trompet çaldılar, iyi ki de çaldılar. Albümde çalmasalar bile sahneyi birlikte paylaştığım iki vurmalı çalgılar ustasını da anmadan geçemeyeceği. Alp Kaya ve Demir Hüseyin Yavaşça…

6.Sürgünleri ve savaşları en çok yaşamış halkları da içerisinde barındıran bir coğrafyadır Balkanlar. Türküler, hep eğlence ile anılsa da bu hikayelerin hüzünlü bir yanı da vardır. Siz buna da temas ediyorsunuz…

Her zaman fazlasıyla altını çizdiğim bir noktadır bu. Bir müzik geleneğini salt neşeli ya da salt hüzünlü olarak betimlersek konuya tek boyutlu ve eksik bakmış oluruz. Bu anlayışla Makedonların sabah akşam dans ettiğini , Boşnaklarınsa ağladığını kabul etmemiz gerekir ki hiç de öyle değildir. Her müzik geleneği içine girildikçe size çok zengin ve çeşitli görünümler sunar. Gerek konserlerde gerek albümlerde repertuarı oluştururken zaten gerçekte olan duygulanım çeşitliliğini yansıtmaya çalışırım.
7. Sizleri canlı izleyebilme şansımız olacak mı?

Evet 23 Şubat Perşembe akşamı Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş kampüsünde saat 20:00 da B konferans salonunda albüm tanıtım konserimiz olacak. Türkülerimizi baştan sona albümde konuk olan müzisyen arkadaşlarımızın çoğunun da katılımıyla sunacağız. Tüm dostlarımızı, Rumeli türkülerini sevenleri konserimize bekleriz. Yanıtlamaktan keyif aldığım soruları hazırladığın için sana da çok teşekkür ederim Burakcığım ve tabi ki bu satırları okuyan Birgün okurlarına…