Skip links

Cumhuriyet Müzik – Hatice TUNCER

Müzikal bir gezginlik..
Muammer Ketencoğlu Gezgin albümünde ilk kez kendi bestelerini dinleyicilere sunuyor..
‘Cunda’da Akşamüstü’
Ketencoğlu,ilk bestelerinden ‘Cunda’da Akşamüstü’ parçasını da 90’lı yıllarda bir belgesel için yapmış:’Cunda benim hayatımda çok önemlidir. İlk halkla buluştuğum büyük konseri 1993 Haziranında Cunda’da yaptım.İnsanlar deniz kepçesinden, pencerelerden, parklardan benim müziğimi dinlediler. Cundalılar çok sıcak karşıladılar bu konseri. Bu parçayı emeği geçen herkese ve Cunda’ya armağan etmek istedim.’

HATİCE TUNCER
Akerdeondaki ustalığıyla uzun yıllardır Balkan ve Ege ezgilerini yorumuyla tanınan Muammer Ketencoğlu ,’’Gezgin’’adlı albümüyle ilk kez kendi bestelerini dinleyicilere sunuyor.

Gezgin,Ketencoğlu’nun müzik yaşamında bugüne kadar bestelediği geleneksel müziklerden izler taşıyan besteleriyle bir dönüm noktası olmuş.Hikaye İzmir’de başlıyor, Balkanlar üzerinden Brezilya’nın ‘’çorinyosu’’na kadar uzanıyor.

Muammer Ketencoğlu, evinde yaptığımız söyleşiye’’Gezgin benim müzikal anlamda hayat felsefemi gösteren bir sözcük’’diyerek başlıyor.’’
Zaten benim 30 yıldır yaptığım şey müzikal bir gezginlikti. Yıllardan beri radyo programlarıyla ,yazılarımla, konferanslarla, konserlerle çeşitli gelenekleri dinleyicilerle buluşturmaya çalışıyorum. Gezgin geride bıraktığım Ege ve Balkan müziği ağırlıklı 5 albümün izlerini taşıyor. Ancak Gezgin’in dolaştığı coğrafyalar çok daha zengin. Bu benim müzik hayatımın tekil, belki bir daha tekrarlanmayacak özeti.’’

Beste korkusu
Ketencoğlu, geleneksel müziklerle uğraşması nedeniyle beste yapmaktan hep korkmuş. 2005 yılında bazı belgesellere ve tiyatro oyunlarına müzik yapmaya başlayan Ketencoğlu böylece’’beste korkusu’’nu da yenmiş:’’Bunlar beğenilince yavaş yavaş cesaretim de arttı. ’İzmir Hatırası’ albümünden sonra kafamda böyle bir beste albümü yapma fikri oluşunca, öyle bir konsantrasyon oldu ki çok kısa zamanda bir çok beste yaptım. Bestelerin birçoğunun tarihi 2008’dir.’’

40 sene dinlenilmeli
Kalan Müzik tarafından yayımlanan Gezgin albümünün düzenlemeleri üzerinde Ketencoğlu ve Cengiz Onural çok uğraşmışlar: ’’Benimle birlikte 19 müzisyenin katkısı var. Bir albüm ’20,30,40 sene dinlensin’ diye yapılmalı. Hayatımızdan bir parçayı kalıcı hale getirmek için çalışmalar yapıyoruz hepimiz. İster beste olsun, ister geleneksel müzik olsun, kişisel bir hikayeler toplamı bu albüm.’’

Gül Kokusu-Kırlangıçlar
Albüm Rus şehir müziğinin izini taşıyan bir bestesi olan Baboçka Valsi ile başlıyor. Balalaykayı bir Rus müzisyenin çaldığı parçayı Ketencoğlu, Rus şarkıcı Ludmilla Zykina’ya ithaf etmiş. Klarinet sanatçısı Hüsnü Şenlendirici’nin Kürdi Taksimi’nden sonra Ketencoğlu’nun bestelediği, Deniz Övünç Ketencoğlu’nun sözlerini yazdığı ve söylediği ‘’Gül Kokusu’’ şarkısı geliyor.
Türk müziği normlarındaki Gül Kokusu,17 parçanın yer aldığı albümdeki 3 sözlü eserden biri.Deniz Övünç Ketencoğlu, Gül Kokusu’nun Yunanca versiyonunu da ‘’Ta Helidonia/ Kırlangıçlar’’ adıyla seslendiriyor.

Kederli Akordeon
Ketencoğlu, “Köstence Özlemi” parçasının Romanya’da 1970’lerden sonra şekillenen çağdaş çingene müziğinin izlerini taşıdığını anlatıyor. “Kederli Akordeon” ise bir belgesel film için yaptığı, segah makamını çağrıştıran bir parça. Akordeonun baskın olduğu bir parçayı Ketencoğlu, tamburi Murat Aydemir ile birlikte çalmış ’’Akordeonla gezginlik arasında bir bağlantı var. Kolombiya’dan Moğolistan’a, Kafkasya, Balkanlar, Avrupa’nın her tarafı akordeon için önemli bir hazine. Benim gezginliğimin temeli bunu keşfedişime dayanıyor. 80’li yıllarda halk müzikleriyle ilgilenmeye başlarken gördüm ki iyi bir akordeon ustası olursanız dinleyiciyi, dünyanın her tarafında dolaştırabilirsiniz. Özellikle ‘Karanfilin Moruna’ ve ‘İzmir Hatırası’ albümlerinde ve konserlerde Türk müziğinde girmediği alanlara da akordeonu sokmaya çalıştım.’’

Kasım Zeybeği
Ketencoğlu ‘’Kasım Zeybeği’’nde Yunanistan’daki çağdaş zeybek müziğiyle bağlantılı bir beste yapmış. Bu duygusal, dokunaklı eserde buzukilerle Orhan Osman’ın katkısı var. “Turska Kopanitsa” ise Bulgaristan geleneğinde erkeklerin oynadığı çok hızlı bir danstan esinlenen bir beste.
Sao Paola’ya bir selam…
“Rua Augusta-Ağustos Caddesi”, albümün genel havasının biraz dışında kalıyor ve Brezilya’ya kadar uzanıyor: “Rua Auğusta, Sao Paola’da meşhur bir caddedir. 2005 yılında 10 günlük bir Brezilya seyahati yaptık. Brezilya İşçi Sendikaları Kültür Kurumu’nun (SESC) organizasyonuyla Akdeniz Orkestrası ismiyle çeşitli Akdeniz ülkelerinden müzisyenler toplandı. Ben de Türkiye’yi temsilen gittim. Birçok provadan sonra 3 büyük konser yaptık. Her ülkeden müzikler çaldık. Ben “Arpa Buğday Daneler”i çalıp söyledim. Orayı biraz yaşayınca kuzeydoğu Brezilya temaları taşıyan bir parça yaptım. Bas gitarı ve vurmalıları Brezilyalı müzisyenler çaldı.”

Hayatın zorlukları
“İstanbul Sirtosu” adından da anlaşılacağı gibi Ketencoğlu’nun Sirto formuma bağlı kalarak yaptığı bir parça. “Kürdi Caz Vals” Ketencoğlu’nun Doğu makamlarıyla caz- vals ritmini bir araya getirdiği sıcak ve keyifli bir çalışma.
Ketencoğlu en eski bestelerinden biri olan “İç Acısı”nı 90’ların başında Cengiz Onural’la birlikte yapmış: “Sabah otobüs durağına doğru yürürken demek ki duygulanmışız. Akşam nasıl bir sohbet yaptıysak…Biraz hayatın zorluklarıyla muhatap oluyordum. Böyle bir parça çıktı.”

Çaprazlı Çiftetellisi
Kürdi makamındaki akordeon taksiminden sonra “Çaprazlı Çiftetellisi” geliyor: “Çaprazlı bizim Tire’de evimizin olduğu sokak. Oyun havalarını çocukluğumdan beri çok severim. 2004’te kaybettiğimiz babam da çok severdi. Bu parçayı babama ithaf ettim. Bizim aydınlarımızda oyun havalarına karşı genel bir mesafe vardır. Daha kalitesiz müzik gibi yanlış bir algı vardır. Zaten biraz karamsar ve tutuk bir toplumuz. Konserlerde dinleyiciyi havaya sokmak biraz zor olur. Ben oyun havalarını çocukluğumdan beri çok severim. Babam da çok severdi. Bu parçayı zaten babama ithaf ettim. Klarinet ustası Şükrü Kabacı’nın uzun bir taksimi var. Klarinetiyle adeta hayat veriyor parçaya.”